29 Aralık 2014 Pazartesi

İşletme Finansmanı Deneme Soruları

1. İşletmenin belirli bir dönem içinde nakit giriş ve çıkışlarını miktar ve zaman olarak gösteren tablo aşağıdakilerden hangisidir?
a) Proforma bilanço
b) Proformo gelir tablosu
c) Nakit bütçesi
d) Kar dağıtım tablosu
e) Kaynak kullanım tablosu

Toplam sabit giderler: 300 milyar TL.
Birim değişken gider : 20 000 000 TL.
Birim satış fiyatı : 50 000 000 TL.


2 ve 3.  sorular için yukarıdaki bilgileri kullanınız.

2. Bu işletmenin başabaş noktasındaki üretim hacmi kaç bin birimdir?
a) 5 000
b) 10 000
c) 15 000
d) 20 000
e) 25 000

3.  Bu işletmenin 150 milyar TL. kar elde etmesi için üretim hacmi kaç bin birim olmalıdır?
a) 5 000
b) 10 000
c) 15 000
d) 20 000
e) 25 000

 4. “3/15 net 45” kredi şartının 1 yıl içerisinde hiç kullanılmamasının müşteriye yıllık maliyeti % kaçtır?
a) 37.11
b) 36.45
c) 36.05
d) 35.25
e) 34.45

5. Faiz ve vergi öncesi kardaki % değişimin satış tutarındaki göreli değişmeye bölünmesiyle aşağıdakilerden hangisi bulunur.
a) Faaliyet Kaldıraçı derecesi
b) Finansal Kaldıraç derecesi
c) Birleşik kaldıraç derecesi
d) Başabaş nokatası
e) Başabaş satış düzeyi

6. Sabit Giderler: 400.000 TL
    Birim Satış Fiyatı: 100 TL
    Birim Değişken Gider : 80 TL

Yukarıdaki tabloya göre işletme kaç birim üretim düzeyinde başabaş noktasına ulaşır?
A) 10.000
B) 15.000
C) 20.000
D) 25.000
E) 30.000




7. Satışları 600 TL olan işletmenin FVÖK’ı 200 TL’dir. Faaliyet kaldıracı derecesi 2 olduğuna göre değişken giderleri kaç TL’dir?
A) 100
B) 200
C) 250
D) 300
E) 400

8. Satışları 200 TL satışların maliyeti 150 TL olan işletmenin stokları 10 TL olduğuna göre stok devir hızı kaçtır?
A) 15
B) 20
C) 30
D) 40
E) 45

9. Aşağıdakilerden hangisi başabaş analizinin sağladığı yararlardan biri değildir?
A) Kâr hedeflerine ulaşmada gerekli iş hacminin belirlenmesi
B) Çeşitli üretim düzeylerindeki birim maliyetlerin belirlenmesi
C) En kârlı üretim bileşiminin belirlenmesi
D) İşletme maliyetlerinin azaltılması
E) En az satış fiyatının belirlenmesi

10.  FVÖK = 150 TL Faiz ödemeleri = 20 TL Öncelikli hisse senetlerine düşen kâr payı = 15 TL Vergi oranı = % 25 Yukarıdaki verilere göre işletmenin finansal kaldıraç derecesi kaçtır?
A) 1.29
B) 1.36
C) 1.68
D) 2.26
E) 2.47



28 Aralık 2014 Pazar

İş Hukuku Final Soruları Deneme - Ktü İktisat

Soru 1
Aşağıdakilerden hangisi Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesinde yanlıştır?
a-İşi 6 aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak bir hafta sonra
b-İşi 6 aydan bir buçuk yıla kadar süre işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra
c-İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra
d-İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra

Cevap: a

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Soru ve Cevaplar

1-)Bar, kabare, dans salonu, gazino gibi iş yerinde 18 yaşından küçüklerin çalıştırılması aşağıdakilerden hangisi tarafından yasaklanır?
* Belediyeler

2-)Aşağıdakilerden hangisi işçinin işverene işin yürütümü koşulları yönünden bağlı olmasıdır?
*Teknik Bağlılık

3-)Gece çalışan işçiler için sağlık raporu ne zaman da bir alınır?
* İki yılda bir

27 Aralık 2014 Cumartesi

Mikro İktisat Deneme Sınavı - Seyfettin Artan


İş Hukuku Deneme Soruları

1- Aşağıdakilerden hangisi iş hukuku alanında geçerliliği olan ilkelerden biri değildir?
a. işçiyi koruma
b. işçinin kişiliğinin tanınması
c. işçinin lehine yorum ilkesi
d. işçinin yönetime katılmaması
e. işçiyi koruma ve yardım




2- Aşağıdakilerden hangisi işyeri eklentisidir?
a. çocuk emzirme odaları
b. ara dinlenmeleri
c. yıllık izinler
d. sigorta
e. iş güvenliği


3- Aşağıdakilerden hangisi toplu iş hukukunun konuları arasında yer almaz? 
a. Sendikaya üye olmak 
b. Çalışma yaşamının denetlenmesi 
c. Toplu iş uyuşmazlıkları 
d. Grev ve lokavt 
e. Sendika üyeliğinden doğan hak ve yükümlülükler

4- Çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?  
a. İlk kez 4857 sayılı iş kanunu ile düzenlenmiştir. 
b. İşçinin, kendisine ihtiyaç duyulması halinde işgörme edimini yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı sözleşmedir.

c. Ne kadar süreyle çalıştırılacağını taraflar belirlememişse haftalık 20 saat kararlaştırılmış sayılır.  
d. Hafta, ay, yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar çalışacağı taraflarca belirlenir.  
e. Çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmesi, tam süreli iş sözleşmesidir. 

 5-Hesap pusulalarına yüzde olarak belirlenen bir miktarın eklendiği ve bu miktarın müşteriler tarafından ödendiği ücret sistemine ne ad verilmektedir? 
a. Zamana göre ücret 
b. Akort ücret 
c. Götürü ücret 
d. Komisyon ücret 
e. Yüzde usulü ücret

6- Derhal fesih hakkı öğrenildiği günden başlayarak kaç işgünü geçtikten sonra kullanılamaz? 
a. 5 işgünü 
b. 6 işgünü 
c. 7 işgünü 
d. 8 işgünü 
e. 10 işgünü

7- Ülkemizde ilk sosyal sigorta uygulaması kaç yılında başlamıştır? 
a. 1930 
b. 1937 
c. 1945 
d. 1967 
e. 1971

8- Haftalık çalışma süresi kaç saattir.?
 a. 45
 b. 44
 c. 46
 d. 42
 e. 50

9- Aşağıdakilerden hangisi iş sözleşmesi iptal nedenlerinden değildir?
a. Hata
b. İkrah
c. Gabin
d. Hile
e. Suç

10- Kıdem tazminatı almayı hak eden bir işçinin 3 yıl 3 ay 3 gün hizmeti bulunmaktadır.Kıdem tazminatı ne olur? ( İşçinin aylık brüt maaşı: 850 TL )
a. 3,223
b. 3.500
c. 3.600
d. 2.450
e. 3.333

11-  3 yıllık kıdemi olan işçi kaç gün ücretli izin kullanabilir?
a. 14
b. 15
c. 20
d. 22
e. 26

 

Uluslarası İktisat Dersi Devamsızlıktan Kalanların Listesi - İktisat

İKTİSAT BÖLÜMÜ
NUMARAAD-SOYADBÖLÜMDEVAM EKSİKTOPLAMDEVAM%
117 573Murat TÜRKOĞLUIKT-N.Ö-A026260,00
206 459Asiman NECEFZADEIKT-N.Ö-A026260,00
262 553Mehmet Samed ÇOŞKUNIKT-N.Ö-A026260,00
262 589Feyza Nur BOZKURTIKT-N.Ö-A8182630,77
282 187Tayfun GÜNAYDINIKT-N.Ö-A026260,00
282 249Hatice ESKİMEZIKT-N.Ö-A026260,00
282 263Semih BOZKURTIKT-N.Ö-A026260,00
290 393Emel KAVUNCUIKT-N.Ö-A026260,00
304 107Hilal TOMRUKIKT-N.Ö-A026260,00
304 111Damla SEZERIKT-N.Ö-A224267,69
324 497Semra ÇATALBAŞIKT-N.Ö-A026260,00

İş Kanununda Bulunan Özel Tedbirler - İş Hukuku

1.İş Kanununda Bulunan Özel Tedbirler
İş Kanununda ücret alacağının güvence altına alınmasını sağlayan özel tedbirleri beş grupta toplamak
mümkündür. Bunlar şu şekilde sıralanarak açıklanabilir:
a) Ücretin ödenmesine karışma
İş Kanununda ücretin korunması bakımından işçiye ödenecek ücretin ödenmesine üç değişik
biçimde karışmayı öngören düzenlemeye yer verilmiştir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
Bu karışma biçimlerinden ilk ikisi ücretin ödenmesi başlığı altında incelenmiştir. Ücretin korunması
bakımından kantin açılmasına karışma ise şu şekilde olur. İş Kanununa göre "İşyerlerinde, yüzelli ve daha fazla işçi çalıştırılması halinde, işçilerin ve ailelerinin gerekli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla işçiler tarafından kurulacak tüketim kooperatiflerine işverenlerce yer tahsisi yapılabilir”.Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, kantin konusunda işverene düşen görev, işyerinde 150 ve daha fazla işçi çalıştırılması koşuluyla işçiler tarafından kurulacak tüketim kooperatifine yer tahsis etmektir.
b)Ücret Haczini Sınırlama
İş Kanununa göre, işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlasının haczedilemez. Ancak İş
Kanununda öngörülen söz konusu haciz yasağı, nafaka borcu alacaklılarının haklarını ortadan kaldırmaz. Başka bir deyişle, işçi aile üyelerinden birine (ana, baba, füru, kardeş, eş gibi) nafaka ödemeye mahkûm edilmişse, ücretin haczedilemeyen kısmı üzerine de haciz konulabilecektir. Bu durumda kuşkusuz işçinin yaşaması ve varsa diğer kanunî nafaka borcunu ifa edebilmesi için gereksinim duyduğu paranın kendisine bırakılması şarttır.
c) Ücretin Devir ve Temlik Hakkını Sınırlama
Ücretin devir ve temlik hakkını sınırlama konusunda İş Kanununda işçi aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlasının başkasına devir ve temlik olunamayacağı hüküm altına alınmıştır.
d)Ücretten Kesilecek Para Cezalarını Ücretin Belli Bir Miktarıyla Sınırlama
Ücretten kesilecek para cezalarını ücretin belli bir miktarıyla sınırlama konusunda İş Kanununda, , işçi ücretlerinden para cezası olarak yapılacak kesintilerin bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
e) Müteahhitlerin Ücret Borçlarının Bu Kimselerin İstihkaklarından Ödenmesini Sağlama
Müteahhitlerin ücret borçlarının bu kimselerin istihkaklarından ödenmesini sağlama konusunda şu hüküm öngörülmüştür. Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadî teşebbüsleri yahut özel kanununa veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hakedişlerinden öderler.
Bir işverenin üçüncü kişiye karşı olan borçlarından dolayı işyerlerinde bulunan tesisat, malzeme, ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılacak haciz ve icra takibi, bu işyerinde çalışan işçilerin icra kararının alındığı tarihten önceki üç aylık dönem içindeki ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısmı üzerinde hüküm ifade eder.
İş Kanununda ise, işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması veya iflası
nedenleri ile işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden
kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir Ücret Garanti Fonu oluşturulması öngörülmüştür. Bu hükme göre, Ücret Garantisi Fonundan işçilerin son üç aylık ücret alacakları karşılanacaktır. Bu fon, “işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin yıllık toplamının yüzde biridir.

2.İş Kanunu Dışında Çalışma Mevzuatımızda Bulunan Özel Tedbirler
İş Kanunu dışında çalışma mevzuatımızda, ücret alacağının güvence altına alınmasını sağlayan özel
tedbirleri ise üç grupta toplamak mümkündür. Bunlar şu şekilde sıralanarak açıklanabilir:
a) Ücretin Bir Kısmının Takas ve Mahsup Edilememesi
Ücretin bir kısmının takas ve mahsup edilememesi konusunda getirilen düzenlemeye göre, işçilerin ücret alacaklarının, işçinin muvafakatı olmaksızın işveren tarafından takas edilmesi mümkün değildir.
b) İflâs ve Haciz Halinde Ücret Alacaklarına Tanınan Üstünlük
İflâs ve haciz halinde ücret alacaklarına tanınan üstünlük konusunda İcra ve İflas Kanunda öngörülen
hükme göre, işveren işçi ücretlerini henüz ödemeden iflâs edecek olursa; aşağıda öngörülen işçi ücretleri imtiyazlı alacalardan sayılır. İmtiyazlı alacak olarak bu ücretler, birinci sırada yer aldıkları için öncelikle ve tam olarak ödenir.
· İflâsın açılmasından bir önceki sene için hizmetçi ücretleri,
· İflâsın açılmasından önceki altı ay için yazıhanenin memur, kâtip, müstahdemleriyle müessesede daima çalışan memur ve müstahdemlerin ücretleri,
· İflâsın açılmasından önceki altı ay için gündelik veya parça üzerine çalışan fabrika işçileriyle sair işçilerin ücretleri.

c) Kanunî İpotek Hakkının Sağlanması
Kanuni ipotek hakkı sağlanması konusunda getirilen düzenlemeye göre, işçiler yapı veya arsa sahibi
yahut müteahhitte olan ücret alacakları için kanunî bir ipotekten faydalanır ve bu haklarını tapuya tescil  ettirebilirler. Taşınmaz inşaatında çalışan işçilere ücret alacakları için o taşınmaz üzerinde kanuni ipotek hakkı verilmesindeki amaç, kuşkusuz ücretini alamaması suretiyle kendisinin ve ailesinin yoksulluk içersine düşmesini önlemek ve işçinin haklarının kaybolmamasını sağlamaktır.
                         Ücret Ödemelerinin ve Yüzdelerin Belgelenmesi
İş Kanununda ücret ödemelerinin ve yüzdelerin belgelenmesi konusunda işverenlere bazı yükümlülükler getirilmiştir. Bu yükümlülükleri şu şekilde sıralayarak açıklayabiliriz:

1. Ücret Hesap Pusulası Vermek
2. Yüzdelerden Toplanılan Paraların Eksiksiz Olarak İşçilere Ödenmesi Zorunluluğu

İşverenler işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek ve yüzdelerden toplanılan paraları eksiksiz olarak işçilere ödemek zorundadır.

23 Aralık 2014 Salı

Cahit Kayra Varlık Vergisini Anlatıyor.. (Türkiye Ekonomisi)

70 sene sonra neden bu kitabı yazdınız?

Varlık Vergisini uygulayan kadronun en sonuncusu benim, ben de yaşamımım sonuna geldim. Bu olayı zaman içersinde takip ettim tabi. Bu arada arkadaşlarımdan talepler, uyarılar aldım. Bu konuda devamlı olarak yapılan bir yayın politikası var. Bunu sen yaz dediler. Varlık Vergisi, 1942'de yürürlüğe girdi, 1943'te kaldırıldı. 7 sene sonra ise 1951'de, Faik Ökten 'Varlık Vergisi Faciası' diye bir kitap yazdı. O dönemde partiler arası mücadelede Demokrat Parti, Varlık Vergisi'nin uygulanmasını sürekli eleştiriyordu. O zamanki tema, 1942'deki Şükrü Saraçoğlu hükümetini ve bu politikasını eleştirmekti. 1950'li yıllarda başlayan Soğuk Savaş nedeniyle o dönem bu konuyu tartışmadan geçti. 60'lı yıllar da darbelerle geçti, Varlık Vergisiyine konuşulmadı. 



70'li ve 80'li yıllar da çeşitli olaylarla devam etti. 1989 yılında Soğuk Savaş bitti, Sovyetler Birliği yıkıldı. Türkiye'nin batıyla ilişkilerinin seyri değişti, gelişti. Faik Bey'in 'Varlık Vergisi Faciası' kitabı tekrar çıktı ortaya ve bir çok insan bilip bilmeden aleyhinde leyhinde yazılar yazdılar. Bir talep de Alev Coşkun'dan geldi. 1910 yılının yazılarını ona tahsis ettim.
Varlık Vergisi niçin kondu, zorunlu muydu?
Tabiki zorunluydu. Bir konuyu tümüyle ele almak lazım ve son yargıya bakacaksınız. Ne alıp ne götürmüştür ona bakacaksınız. 2. Dünya Harbi büyük bir delilikti ve eldeki verilere göre Yahudilerden 5 milyon 720 bin kişinin öldüğü söyleniyor. 1939'dan 1945'e kadar 7 yıl boyunca bütün Avrupa boğazlaştı birbiriyle. Bu zaman Avrupa Devletleri bunu karşılamak için önlemler aldılar. Üretim azalmışken tüketim artmıştı. İngiltere Amerika gibi, ekonomileri kayıt dışı olan ülkeler vergi zorunlulukları getirdiler. Balkan ülkelerinde ise varlık vergisine benzer vergiler getirildi. 1939 yılında Türkiye'yi düşünelim. 1923'ten 1939'a kadar Sanayi Kongresi'yle beraber bir şeyler yapılmıştı. Fakat Türkiye'nin milli üretim kapasitesi içinde sanayi kapasitesi yüzde 15 kadardı, 
hizmet sektörüün ise büyük kısmı İstanbul'daydı. Anadolu'da değildi. Ulaştırma çok önemli, savaş zamanında. Bir tek demiryolları yapılmıştı, kamyon sayısı 5 bini bulmuyordu. Ekonomi önemli bir açıdan, çok zayıftı, özellikle bu ekonomi 1929 Dünya iktisadi krizinden yeni çıkmıştı. Milli Gelir o zamanki kayıtlara göre 9 milyar kadardı, adam başına gelir ise 700 lira kadardı. Ordunun teçhizatı da iyi değildi. Uçağı yoktu, tankı yoktu. Zamanın  yöneticilerinin bu koşullar içinde düşündükleri 2 önemli kural vardı. Bir, Türkiye'yi ayakta tutmak, iki savaşa girmemek. Bütün dünyanın yaptığı gibi 
önlemler almaya başladılar. Bütçeden yapılan tassarrufları savaş konularına çevirmek bunların başında geldi. Ama bu yetmedi. Zamanın hükümeti Milli Koruma Kanunu çıkarttı. Bu kanunlar kapsamında, zorla çalıştırmak, el koymak gibi maddeler vardı ancak bu da iyi sonuçlar doğurmadı. 

Ulaşım ve iletişim şartları çok kötüydü. Başka yapılacak ne vardı? Bir milyon insan hudutlarda askerlik yapıyordu ve bunların iaşesini sağlamak da gerekiyordu. 1942 senesi, 2. Dünya Savaşı'nın en önemli yıldır. Çünkü o yılların ortasında Almanalar'ın savaşı kaybetmek üzere olduğu belliydi. Ama savaş bir yandan da bütün şiddetiyle devam ediyordu. 

Emisyon yoluna neden gitmediler?

Emisyon zaten yapılıyordu, fiyatlar yüzde yüz artmıştı. Emisyonu devam ettiremediler ama. Bence, piyasalarda kağıt paranın bitmiş olması ( o zamanlar Merkez Bankası'nın matbaası yoktu, kağıtlar ingiltere'de basılıyordu, bir miktarda galiba Almanya'da basılıyordu) önemli bir nedendir. Bu durumla karşı karşıya kalan Türkiye de, Varlık Vergisi'ne gitti. Bu iş çıktığı zaman hükümet, Maliye Bakanlığı'ndan acil para kaynağı istiyor. Ben o zaman Maliye Müfettişşiyim. Maliye Bakanlığı, gelir kurumlar vergisi düzenini kuracak, aşırı kazançları kontrol edecek, itirazlar gelecek, itirazlar gidecek. Bu durumda Maliye Bakanlığı'nın getirdi Varlık Vergisi'ni. Bu zamanki İstanbul, küçük bir sosyetedir, herkes birbirinin ne kadar zengin olup olmadığını bilir. Buna dayanarak zenginlerden, hatta herkesden vergi alınacak. 

Zenginlerden hangi kıstasa göre vergi alındı?

Asıl kıstas kimlerin zengin olduğuydu. Ki dediğim gibi zaten kimlerin zengin olduğu biliniyordu. Ben diyorum ki, bunlar belirlenirken ayrıcalık yapılmadı.

Hata da mı yapılmadı?

Hata tabi ki yapılmıştır. Ama bazı durumlarda kanunda itiraz hakkı olmadığı halde, bazı itirazlar kabul edilmiştir. Kayıtlı olandan da vergi alındı, esnaftan da alındı. Bana o zaman Kadıköy ile Yedikule'de görev verildi. Fakat daha sonra yabancıların vergileri için bizzat kurduğum servisi yönettim daha sonra İzmir'e gittim. 

Varlık Vergisi'nde yabancı, Rum, Ermeni, Müslüman ayrımı yapıldı mı?

Kanunda böyle bir şey yok. Mehmet İzbey ve bazı arkadaşlar böyle bir ayrıma gitti. Tahakkuk rakamları üzerinde duruyoruz ama tahsilat çok daha önemliydi. Verginin yüzde 20- 25'i tahsil edilememiştir. Biz biliyoruz ki, Türkler vergilerinin tamamını verdiler. 

Vergi ne kadar yürürlükte kaldı?

1943'te kaldırıldı, tahakkuklar hesaplandı ve hesap kapatıldı. Vergilerden tahsil edilen 315 milyon liranın içinde Gayrimüslimlerden 30 milyon lira alınmıştır. Yabancılardan da 130 milyon lira alınmıştır. Yani, 315 milyon liranın 160 milyonu onlardan alınmıştır.

Peki borçlar niye silindi daha sonra?

Amerika devreye girdi daha sonra.  İsmet Paşa'ya geldiler ve durumun sona ermesini istediklerini söylediler.

Mikro İktisat Temel Notlar






Mikro iktisat temel bilgilerin yer aldığı bir dökümandır.

https://yadi.sk/i/SEyjOS_LdZh8W
 

Toplam Arz ve Toplam Talep konusu Slayt

Toplam Arz ve Toplam Talep konusu Slayt 
Dr.Aylin ABUK DUYGULU tarafından hazırlanmıştır.



https://yadi.sk/i/gLd-qaAmdZdnr


Büyüme Teorisi Dersi Bazı Notlar

İndir
 

İŞ HUKUKU kısa kısa notları

Daha önce de paylaşmış olduğum İŞ HUKUKU kısa kısa notları tekrar paylaşıyorum.



 https://yadi.sk/d/PJZqTEs9dRBLa

Big Mac Endeksi Nedir?

Satın alma gücü paritesine dayandırılarak oluşturulan ve bugün dünyada en yaygın olarak kullanılan endekslerden biri Big Mac endeksidir. Bu teoremde kullanılan mal sepeti Mc Donald’ın Big Mac’idir. Bu Fast Food ürünü üzerine inşa edilen teorem, bugün piyasaların en güvenilir endekslerinden biri olarak kabul edilmektedir.



Burger ekonomisi doların dünyanın her ülkesinde aynı değerde mal ve hizmet satın alacağı teorisine dayanır. Uzun dönemde iki ülke arasındaki kur, satın alabileceği big mac’e göre şekillenir. Sepetteki tek ürün dünyanın 120 ülkesinde satılan big mac’tir. Hamburgerin maliyetinin dünyanın her yerinde eşit olduğu kabul edilerek kurun aşırı değerli veya değersiz olduğuna karar verilir.

Basit bir örnekle bir ülkenin kurunun değerini bulmaya çalışalım: ABD’de big mac’in satış fiyatı 4 dolar olsun. Türkiye’de ise 8 TL olduğunu kabul edelim. (Rakamlar temsilidir.) Bu durumda satın alma gücü paritesi 8/4=2’dir. Bunu gerçek kur olan 1,5 ile karşılaştıralım. (2-1,5)/2= 0,25 olur. Bu durumda liranın dolara karşı %25 değerli olduğu söylenebilecektir.

Şimdi gerçek bir durumu örnek vererek çözümlemeye çalışalım. Çin’de big mac’in fiyatı 14,5 yuandır. Yani yaklaşık 2,18 dolar. Oysa ABD’de aynı hamburger yaklaşık 3,71 dolardır. İşte Çin yuanının aşırı değersiz olduğunu buradan da görebiliriz. 14,5 yuan ile ABD’deki gibi 1 big mac alınabilseydi yuan/dolar paritesi uluslar arası piyasada 0,26 olacaktı. Oysa şu anki parite 0,15. Yani yuan dolara karşı %40 değersiz durumda.

ABD’nin bir bardak suda kopardığı fırtına misali yorumlanan yuanın aşırı değersizliği üzerine ABD’nin ısrarcı tavrının sebebi anlaşılabiliyordur herhalde. Bir big mac’te %40 olan değersizliğin giderilmesi durumunda ABD’nin 2 trilyon dolarlık açığının kaça ineceğini siz hesaplayın artık. (Yanıt 1,2 trilyon dolar.)